Merve Utandı
12 Haziran 2024 Çarşamba
Neden Böylesin?
Oldukça kibirlisin.Sanki teksin bu evrende.Yüzlerce,milyonlarca var senden.Farklı değilsin,kendini önemli sanman seni önemli hissetmemizi de sağlamaz.Saygı duymuyıruz sana.Bence oldukça iticisin.Bağrımıza basasımız da gelmiyor içimizden.Hiç görmek istemiyoruz seni ve senin gibileri.Yıllar oldu değişmediniz.Aç gözlülüğünüz tüm anlamsız hareketlerinizin örneği.Sağa dönüyorum,sinsice önüme çıkıyorsun.Bazen sesin soluğun çıkmıyor,gölgenden anlıyorum arkamdasın.İletişim kurulmaz seninle senin gibilerle.Değmez çünkü güzellikleri yok etmeyi bilirsin.En güzel keyif saatlerini varlığınla kirlettin durdun.Yaz olunca sana tahammülüm hiç kalmıyor inan.Fırsatçılığın,artık yokluğumda yaptığın kötü kurnaz planların şaşırtmıyor beni.Hep sadece hayatta aen varmışsın gibi bencilsin.Ne istiyorsun masum kedilerin kuyruğundan.Minik serçeler,asil kumrular,tok gözlü güvercinler seni idare etmesin bence.Çiçeklerimden ne istedin?Kaç süslü korkuluğum,rüzgar gülüm senin yüzünden koptu.Toprakları eşelemen,ütülü bembeyaz masa örtümün üstüne bıraktığın yağlı kemik parçaları,ortanca ve sakız sardunyalarımı acımasızca kökünden koparıp marifetmiş gibi ulu orta çekinmeden bırakışın hep sana leş denmesinden biliyorum.Sevmiyorum seni,sevmeyeceğim de.Sokağımda,balkonumda iki parmak açık ağzını,bunca olumsuzluğuna rağmen estetik kusursuz kapkara sulietini görmek istemiyorum.Kuruttuğum çamaşırlarıma konma.Kendimizi kollamaktan,tedirgin korkuyla omuzumuzu gagalayacak mı düşüncesiyle adım atmaktan,saçlarımıza dolanmandan bıktık.Bir de lütfen kaabiliyetsiz ses tonunla gaklama.Biz müzisyen bir aileyiz hadsizlik etme Karga..
12.06.2024 Mervece şeyler..
14 Şubat 2018 Çarşamba
TÜCCAR TERZİ SADIK BULUT
Küçücük bir dükkandı aslında
ama minik bedenimle içeri
girdiğimde herşey o kadar renkli ve büyük gelirdi ki gözüme.. Düzenle katlanmış
rafta duran koyu renk kumaşların arasında hep gözlerim pembeyi arasa da füme , siyah,
kahve, bej dışındaki renkleri görme şansım hiç olmadı. Boyumu oldukça aşan, başı
hiçbir zaman olmayan iri cüsseli gövde adam
olarak nitelendirdiğim prova
mankeni ise kareli kumaşlı dikilmeye
hazır ceketiyle beni karşılardı.
Dikiş makinasının ritimli müziğiyle iplik makarası hafif hoplar hızla dönerdi. Her dönüşünde de kumaş bambaşka şekillere bürünürdü. O zaman
adını sadece tahta cetvel sanıdığım eğri, ön, düz riga pistole cetvelleri, kavadura
riga cetveli gözüme çok ilginç nesneler
olarak görünürdü.
Bu dükkanın sahibi boynundan mezurasını eksik etmeyen Tüccar
Terzi Sadık amcanın dükkanına ne vakit
uğrasam bana portakallı oralet ikram
ederdi. Prova odasının perdesini kapatıp oradaki mecmualara merakla bakardım. Asma
katta ayakkabasını çıkarıp bağdaş kurarak teğel yapan kalfaların ağızlarıyla
ciddi bir yüz ifadesiyle iplik
koparışlarını da taklit ederdim.
Mulajları resim kağıdı zanneder, Sadık amcanın elindeki
çizgi sabunuyla kumaşa resim yaptığını düşünür akşam evde banyo sabunuyla
eteğime desenler yapma çabası içine girerdim. En sevdiğim ve dikkatimi çeken objelerden
biri ise kolunda aslı duran kol iğneliği idi. Dikiş iğneleri nedense korkutur, toplu
iğneler şeker gibi şirin görünürdü gözüme.
Kambur ütü tahtası bildiğim ütü tahtalarından da farklıydı. Yıllar
geçti..Dükkana uğrayışlarım azaldı ister istemez.
Dün akşam dükkanın olduğu pasajın önündeydim. Bedenim büyüktü bu
sefer ama başka bir minik beden o dükkandan benimle birlikte içeri girdi. Sadık
Amca dikiş makinesinin başındaydı. Çivit mavisi gözlerinden şaşkınlığını
görmemek imkansızdı. “Beni çok mutlu ettiniz çocuklar ” derken; o kadar çok
duygulandım ki .. Kızım dedesinin arkadaşı, çocukları çok seven Sadık Amca’yı
daha önce görmüş gibi içten davrandı ,ilk defa görmesine rağmen kırk yıllık
dostu imiş edasıyla yanyana oturdular. Tanıştılar.
Çocukluğuma gittim. Gözlerimi kapattım.. Elimde sürfile
makası varmış gibi geçmişten bir kare
kumaş kestim ve otuz yıl öncesinin fotoğrafını yapıştırdım zihnime. Elimde o
günlerden kalma fotoğraf maalesef olmadığından da bloğuma bugünün fotoğraf
karesini ekliyorum..
Kızıltoprak’ta pasaj içindeki dükkanında halen aktif çalışan
Tüccar Terzi Sadık Amca’ya da sıhhat dolu bol kazançlı günler diliyorum. Yolunuz
düşerse mutlaka uğrayın diyorum.
Merve
Utandı Kalkan
14 Şubat 2018 –BALTALİMANI/iSTANBUL
19 Aralık 2017 Salı
ÇELİŞKİ
Kendi başına bir değersin sen de herkes gibi.
Kendi değerinin bilincinde olup olmaman senin elinde
aslında. Yorulmadın mı bıkmadın mı aynı
tekrarlardan? Bırak mütevazi olma artık. Şimdi böylesi makbül. Çok konuşan ama
boş konuşan, az işi layığıyla yapmadan, emeğinin karşılığını haketmeden
kazanan, kabiliyet yoksunuyken kendini güzel bir paketle kabiliyetliymiş
edasıyla süsleyenlerin zamanı. Sen istediğin kadar bilgiyle dolu ol, özel
ol(bunu sana hissettirmeseler de ) gerçekten aranılan olsan da farketmez.
Değerinin bilincinde ol,sağlamlığından ödün verme yeter. Sen
aynı sensin. Öfkelensen de gizleme yutma yüreğindeki dalgaları artık boşu boşuna.. Nereye kadar böyle! Belki değerler değişir mi dersin..
Ama…
Ara sıra sus.. Bırak; dilin konuşmayıversin bu sefer.. Sen bakışlarınla kalbinin kırık noktalarını bir
bir işle suçlunun gözlerine…Suçlu yakalansın ..Suçlu biraz sıkılsın, utansın
,acı çeksin; bunu can-ı gönülden istesen de bırak cümlelerini sakın sen
sarfetme…Anlamasını beklemek sabrını zorlasa da senin; sen şunu yap sadece
arkanı dön gökyüzünde bir nokta seç! Gülümse pembe yağmur yüklü bulutlara…
Merve Utandı Kalkan - 2017 Aralık 19
EMİRGAN -İSTANBUL
28 Kasım 2017 Salı
Merak
Neden bu kadar merak ediyorsunuz ki?
Öyle ya da böyle
sizin tahminlerinizin, sizin benzetmelerinizin bizim için pek anlamı yok.
Biz daha onunla yeni tanıştık, birbirimizi yeni yeni
tanıyoruz. O benim yer elması yemediğimi bile bilmiyor daha. Mesela ben de onun ne tarz giyimden hoşlandığını
çözemedim. Yumuşacık bacakları henüz şekillenirken şu aralar kot pantalonları
tercih ediyor. Benim elbise, etek ve takılara ilgimin olduğunu çok anladığını
sanmıyorum. Bazen benim elbisemi onun zannediyor. Dış görüşüne oldukça önem
verirken ayna karşısında saatlerce inceliyor kendisini ; ama elindeki ödül çikolatası diyet
yapmalıyım ,yememeliyim sinyalini beynine göndermiyor. Bu konu da oldukça rahat. Babası
gibi tatlıyla da arası iyi ,benim
sevdiğim lezzetlere de ılımlı bakıyor. Çatalı babası, kaşığı annesi gibi
tutuyor. Dağınık saç asla sevmiyor, tokaları çok mühim. Topuzlu hali tıpkı ben,
mont giydiğinde sanki babası.
Konuşmuyor henüz akıcı.. Yaramazlığı keşfetme arzusundan
hep..
Çiziyor, karalıyor ,elleri kimi gün benim ellerim.. Şarkı
söylüyor sesi benden gür. Piyona tuşlarında bilinçsiz gezinirken parmakları do
parmağı babası gibi köşeli..
Gözlerinin rengi babasının rengi.. Şeklini benden almış gibi.. Sağ adımı benim adımım, uyurkenki
yüz ifadesi ise ikimizin eseri.
Sokakta gezinirken bizi tanımayanların bazen de tanıyanların
cümleleri ne kadar da itici.
Şart mı bana , ona, buna, şuna benzemesi.
O başlı başına bir kişilik ilk kucağıma verildiği andan
beri..
Sonra şu da bir gerçek ki ne hayatlar var, ne hikayeler var bu
evdende kimi gizli, kimi apaçık belli..
O bizim bir parçamız yineliyorum cümlelerimi belki ama inanın hiçbir önemi yok ,bizim için
onun kime benzediğinin tahlili..
Sağlıklı olsun, saygılı olsun, duyarlı olsun, estetik
kaygılar taşısın, dürüst olsun, hayırlı evlat olsun, güzel bir dünyada
sürdürsün yaşamını, kötü yüreklilerin kurnaz aldatmacalarına kanmasın, yüreği
hep temiz kalsın, ailesinin, annesinin, babasının olumlu yönlerini alsın, nazarlardan
uzak bir hayatı kazadan ,beladan uzak yaşasın.. Mutlaka hobisi, uğraşısı olsun,
sanatı sevsin.. İnsan olsun!
MERVE UTANDI KALKAN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)