30 Haziran 2014 Pazartesi

VAKİT SAHUR VAKTİ















Pilavın kokusu var,
Mâninin arkası var,
Bahşişimi yollayın.
Gözümün uykusu var....


DÜM DÜM DÜM DÜM


Duvardan kedi atladı,
Bekçinin ödü patladı.
Merak etme bekçi baba
Bey kesesini yokladı....

GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMM...

Çok küçüktüm.Annem ile babam yurtdışına konsere gitmişlerdi ben de annemin halasının evinde misafirdim.Değişik bir geceydi.Herzamanki gibi akşam yemeği sonrası meyvelerimizi yemiş,halam ile uyumak için  yatak odasına doğru yol almıştık.Annemi babamı çok özlüyordum ancak halamın oyunları,bana olan aşırı ilgisi,gösterdiği özen öylesine ruhumu okşuyordu ki "annemi babamı özlüyorum " cümlesi dilimin ucundayken ilgimi başka bir yöne çekmeye başarabiliyordu.O gece yine tavşan ailesinin hikayesini anlatmıştı.Sebze ve meyve bahçelerinden ağzı sulanarak geçen tavşanları,sepetini havuç,lahana,kerevizle dolduran anne tavşanı,meyve yemek için sabırsızlanan yavru tavşanların maceralarını uykulu gözlerle dinlemiştim zevkle.Sonra duamızı edip uyumuştuk.Uyumuştuk ama  bir süre sonra sağa döndüğümde halam yanımda değildi.Kapı hafif aralıktı.Salonun ışığı buzlu camla kaplı  olan oda kapısına yansıyordu.


Çocuk ben, şaşırmıştım. Çok mu uyumuştum acaba? 
Bir günü sadece uyuyarak mı geçirmiştim de sabahı görememiştim? 
Sabah ne zaman olmuştu? 
İki üç adım daha attığımda  kafam biraz daha karışmıştı.Çatal bıçak sesleri gelmişti kulağıma.Şaşkın şakın bir iki adım daha atıp salona vardığımda eniştemin ve halamın bana gülümseyen yüzleriyle karşılaşmıştım.Resmen yemek yiyorlardı.Ve bana haber vermemişlerdi.Demekki bensiz yemek istemişlerdi diye düşünürken; masaya doğru ilerledim ve sandalyeme oturdum.Hep aynı yere oturduğumdan o artık benim sandalyemdi.Bir de yastık koyardım üstüne ki masaya ulaşabileyim.Ben de çay içmek istedim.Çayı az ,suyu ılık, açık sarı çocuk paşa çayı.Tam içecektim ki dışarıdan gelen ses de neydi öyle?

GÜM GÜM GÜM GÜM.

DÜM DÜM DÜM DÜM.

Bir erkek sesi boş sokakta şarkı söylüyor,hem de avazı çıktığı kadar.Pencereye yöneldim.Bu geceki merakım ve şaşkınlığım  bitmek bilmiyordu.Eniştem bir kibrit kutusunu boşalttı,halamın getirdiği kağıt parayı kutu boyutunda katladı ve kibrit kutusunun içine yerleştirdi.
"Şimdi bu kutuyu seninle aşağı atacağız,davulcu da alıcak bize teşekkür edecek" dedi halam.Davulcu daha bir coşkulu çaldı,camlar sarsıldı sanki davudi sesinden.Tekrar sandalyeme oturdum.Beni meraklandıran tüm soruları soracaktım halama.
Sahur'u,Ramazan davulcusunu,Oruç'u,mis gibi kokan ramazan pidesini,Ramazanın neş'esini,bereketini,kişiye verdiği huzuru,bereketi,sabırsılıkla sabırın imtihanını,bayrama ulaşırken ki heyecanı,Ramazan'ı uğurlarkenki hüznü,özlemi ben halamlardaki misafirliğim gecesindeki değişik gecede öğrendim.
Yine bir Ramazan gecesi,vakit Sahur vakti.
Sokakta avazı çıktığı kadar şarkı söyleyen bir davulcu var.Gözlerim doluyor,bir yandan da gülümsüyorum.Yıllar öncesine dönüyorum.O değişik geceyi,beni çok seven halamı,beni gördüğünde yüzünde mutluluk ifadesi beliri veren eniştemi düşünüyorum.Nur için de yatın demek o kadar acı geliyor ki şimdi keşke duyabilseniz beni de,ağlamadan salona geçebilsem.


Vakit Sahur Vakti...

HOŞGELDİN RAMAZAN.

                                                                                 MERVE UTANDI KALKAN

                                                                                      30 HAZİRAN 2014

                                                                                İSTANBUL-ERENKÖY