Küçücük bir dükkandı aslında
ama minik bedenimle içeri
girdiğimde herşey o kadar renkli ve büyük gelirdi ki gözüme.. Düzenle katlanmış
rafta duran koyu renk kumaşların arasında hep gözlerim pembeyi arasa da füme , siyah,
kahve, bej dışındaki renkleri görme şansım hiç olmadı. Boyumu oldukça aşan, başı
hiçbir zaman olmayan iri cüsseli gövde adam
olarak nitelendirdiğim prova
mankeni ise kareli kumaşlı dikilmeye
hazır ceketiyle beni karşılardı.
Dikiş makinasının ritimli müziğiyle iplik makarası hafif hoplar hızla dönerdi. Her dönüşünde de kumaş bambaşka şekillere bürünürdü. O zaman
adını sadece tahta cetvel sanıdığım eğri, ön, düz riga pistole cetvelleri, kavadura
riga cetveli gözüme çok ilginç nesneler
olarak görünürdü.
Bu dükkanın sahibi boynundan mezurasını eksik etmeyen Tüccar
Terzi Sadık amcanın dükkanına ne vakit
uğrasam bana portakallı oralet ikram
ederdi. Prova odasının perdesini kapatıp oradaki mecmualara merakla bakardım. Asma
katta ayakkabasını çıkarıp bağdaş kurarak teğel yapan kalfaların ağızlarıyla
ciddi bir yüz ifadesiyle iplik
koparışlarını da taklit ederdim.
Mulajları resim kağıdı zanneder, Sadık amcanın elindeki
çizgi sabunuyla kumaşa resim yaptığını düşünür akşam evde banyo sabunuyla
eteğime desenler yapma çabası içine girerdim. En sevdiğim ve dikkatimi çeken objelerden
biri ise kolunda aslı duran kol iğneliği idi. Dikiş iğneleri nedense korkutur, toplu
iğneler şeker gibi şirin görünürdü gözüme.
Kambur ütü tahtası bildiğim ütü tahtalarından da farklıydı. Yıllar
geçti..Dükkana uğrayışlarım azaldı ister istemez.
Dün akşam dükkanın olduğu pasajın önündeydim. Bedenim büyüktü bu
sefer ama başka bir minik beden o dükkandan benimle birlikte içeri girdi. Sadık
Amca dikiş makinesinin başındaydı. Çivit mavisi gözlerinden şaşkınlığını
görmemek imkansızdı. “Beni çok mutlu ettiniz çocuklar ” derken; o kadar çok
duygulandım ki .. Kızım dedesinin arkadaşı, çocukları çok seven Sadık Amca’yı
daha önce görmüş gibi içten davrandı ,ilk defa görmesine rağmen kırk yıllık
dostu imiş edasıyla yanyana oturdular. Tanıştılar.
Çocukluğuma gittim. Gözlerimi kapattım.. Elimde sürfile
makası varmış gibi geçmişten bir kare
kumaş kestim ve otuz yıl öncesinin fotoğrafını yapıştırdım zihnime. Elimde o
günlerden kalma fotoğraf maalesef olmadığından da bloğuma bugünün fotoğraf
karesini ekliyorum..
Kızıltoprak’ta pasaj içindeki dükkanında halen aktif çalışan
Tüccar Terzi Sadık Amca’ya da sıhhat dolu bol kazançlı günler diliyorum. Yolunuz
düşerse mutlaka uğrayın diyorum.
Merve
Utandı Kalkan
14 Şubat 2018 –BALTALİMANI/iSTANBUL