23 Ağustos 2009 Pazar

Plan ve Güven..


Güneşli bir günün sabahında neşeyle ve telaşla telefonu kapattı.Yıllardır beklediği an gelmişti.Hasreti bitecekti.Az önce topladığı yatağının üstündeydi.Gece uyurken üstüne çekeceği çiçekli pikeyi bir kez daha eliyle düzeltti.Belki pikeyi uyku vakti geldiğinde mutlulukla açacaktı,yeni bir başlangıcın tatlı yolculuğuna çıkmış olarak, belki de hüzünle örtecekti üstüne pikesini ,hırçın,isyankar ve kırgın neticelenmemiş belirsizlik gemisinin yolcusu olarak...

Son kez kirpiklerine üçüncü kat rimelini de sürdü, saatine baktı..Henüz Beşiktaş Vapuru’nun kalkma saatine vardı.Özenle günler öncesinden tasarladığı elbisesini kontrol etti giymek üzere..Saçlarını topladı.İllaki krepe yapacaktı tel tel taradığı saçlarına..Belki uğur sayıyordu .Korkuyordu bir aksilik çıkmasından.Yıllarca hep hayal kırıklığı yaşamamış mıydı?Oysa bu gibi endişeler saçmaydı bu kez..Ayakkabısını da giydi.Kapıyı kilitledi.Sadece kalbini hissetti kalabalık sokakta.Mutluydu.Vapurda dağılmadı saçları,dilinden düşmedi o anı tanımlayan dilindeki içli şarkısı...Elinde kitabı okunmak üzere duruyordu.Martı sesleri hep aynı satırı okutur oldu belli bir süre sonra dikkatini dağıtan gak volumüyle..Okuyamadı.Vapurun ısrarcı ve keskin düdüğünün sesiyle iskeleye yanaştığını anladı.Kalbinin atışları yanaşmakta olan vapurun sarsıntısını bile hissettirmedi ona.Zor kapanan çantasından her beş dakikada bir çıkardığı süslü aynası elindeydi.Bir elinde de haber gelecek telefon .Epey bir zaman vardı buluşmalarına.İskelede anlamsız beklemek yerine vapurun telaşlı yolcusu ,haber gelene kadar dostunu ziyaret etmek üzere Nişantaşı’na gitti.Ayna ve telefon çantadan belli aralıklarla çıkıyordu.Saatler geçti.Dostuyla yaptığı sohbetler tükendi.Haber beklediği,kibar bulduğu,güvendiği,etkilendiği,hoşlandığı kişiden.Kalp atışlarının hızlandığı,umutlu gündüz ; hayallerin tükendiği karanlık akşama devretmişti yerini.Bu defa sakin olmaya çalıştı.Derin bir nefes aldı.Hayallerini düşündü.Karamsar olmamalıydı.Küsmemeliydi.

Bir zil sesiyle irkildi.Evet saatler sonra beklediği telefon geldi.Nerede olduğunun tarifini yapmaya hazırlanacakken sözü kesildi. Gayet neşeli konuşma tonu , konuşmanın sonuna doğru boğuk bir hal aldı..Yutkundu ve sadece “iyi yolculuklar sana” cümlesini söyleyiverdi. Gözlerini boşluğa kitledi.Ağlamamalıydı.Yaptığı tüm hazırlıklar,düşündüğü en ufak ayrıntı en önemlisi duyguları,ona beslediği karşılıksız sevgi, suyun içindeki buz kırıntılarının gizlice erimesi gibi kayboluverdi birden.

Sabahki mutlu hazırlık,özlem yerini hayal kırıklığına bırakmıştı.Oysaki nereden bilebilirdi böyle bir saçmalıkla karşı karşıya geleceğini.Nereden bilebilirdi ki hiçbir engel yokken,verilmiş sözler varken, buluşacakken saçma bir şekilde ağzından çıkan ona sarfettiği son sözünün “iyi yolculuklar” olabileceğini,nereden bilebilirdi ki kalbinin kahramanı ilan edeceğini düşündüğü adamı bir daha göremeyeceğini...Bilemezdi..Plan yapmak ve güvenmek kavramları arasında sıkıştığını hissetti.Verilen bir söze güvendi,hummalı bir hazırlık sonrası plan yaptı...Birkaç dakika suskun kaldı.Gülemedi.Nişantaşın’dan buruk ayrıldı.Eve doğru yola koyuldu.Dilinden düşürmediği içli şarkı anlamsız geldi. Sabahki coşkusuyla söyleyemedi tüm uğraşılarına rağmen.Krepesini tutturduğu kelebek tokayı fırlattı çöp tenekesine.Etrafında yemek artıklarını eşeleyen kediden ürkmeden karşı kaldırıma geçti.Rüzgara verdi saçlarını.Dalgalanan saçları değil kalbi oldu.Cep telefonunu kapattı.Evin kapısına vardığında kilidi, onsuz yaşamanın nasıl olacağının düşüncesiyle açtı..Işıkları yakmadı.Simsiyah,bulaşmış,akmış göz makyajı modern bir sanat eserinin karışık figürleri gibi yanaklarında kurumuş bir şekilde silinmeden duruyordu.Şimdi sıra titizlikle örttüğü çiçekli pikeyi açmaya geldi.Başını hüzünle yastığına koydu.Hıçkırık melodisi eşliğinde sertçe üstüne çekti.Mutlu değildi.Umutlu hiç değildi.Onu unutmak için uyku yolculuğunu seçti.Rüyaları yardımıyla yüreğinden yavaşça sildi.

Merve UTANDI-23.08.09

4 yorum:

  1. Çıkrık Sızısı

    insan çıkışlı yolculuktur yalnızlık
    uzaklığı pusatlanır odalar
    eski koltuk ceviz masada mola
    gitmelere yanaşmıyorsa öfke
    kalıver gitsin

    göç kırılınca turna kanadında
    kırım rastlantıya yakın tutar kendini
    koca kış küçücük kar tanesi
    usun cehennemse yüreğe
    yanıver gitsin

    aziz kemâl hızıroğlu

    YanıtlaSil
  2. Ve bir de bu şiiri vardır canımcım;
    .................................
    orada öyle durdukça
    bulut hırsızı bir yüz
    parola yolculuğudur
    şekerleme arayan
    aşksız bülbül uykusuzluğu

    bulut hırsızı yüzünle
    ya sevmeye kal
    ya rüzgârına bin ve git
    arası yok bunun
    ölümsüzlükten ölümlülüğe

    sevmeye kalsın diyor yüreğim
    duyar da kalırsan
    zayıf yerlerimi güçlendirmeliyim
    önce yüzünü- ki o senin gerçeğin değil
    benim düşlerim

    kalırsan kal kalmazsan sen bilirsin desem
    de gideceksin hiçbir şey demesem
    de bir çiçekle bir ömür arasında
    dönüşünü beklerim -belki

    YanıtlaSil
  3. Kurulacak bir cümle,yazılacak bir kelime bile yok gibi bu güzel şiirlerin üstüne!!!
    Sağolun böyle bir şairin varlığından sayenizde haberim oldu Sanem Hocam...:))
    "Ya sevmeye kal, ya rüzgarına bin ve git..."

    YanıtlaSil
  4. Merve'cim, senin başatı merdivenlerini hızla çıkışını büyük bir gururla izliyoruz, bilmediğimiz yeteneklernde varmış, ogüzel sesin, yorumun ve zerafetinle sen ayrıcalıklı bir sanatçısın...başarılarının devamını diliyoruz...Ayzin Özkozacı

    YanıtlaSil