6 Mayıs 2010 Perşembe

Merve Utandı'ya gelen bir mektup...

Bir bahar sabahı elimde kahvemle salona geçerken kapının önünde bir zarfa takıldı gözlerim.Benim adıma gelmişti.Heyecanla açarken zarfı parçaladım.Dayanamadım.Almanya'dan Muhsin Coşkun adında bir özel dinleyecimiz yollamıştı bu uzun mektubu,bir solukta okudum.Çoğu satırlarda gözyaşlarımı tutamadım...

Ne kadar içten,ne kadar yumuşak bir anlatımdı.Sanki karşımdaydı Muhsin amca,bu güzel cümleleri bizlere bakarak söylüyordu..Duygulanmamak imkansız..Ben ve ailem kendisine çok teşekkür ediyoruz.

Muhsin Amcacı'ğım;müziğimizin sıcaklığıyla hep şifa bulun.Sağlıkla kalın.İşte defalarca okuduğum samimi altı sayfalık mektubumu sizlerle paylaşıyorum..
Dilbigisi kurallarını unutalı 40 yılı geçti.Birde anlatacaklarım benim hayat hikayem gibi gelir.Bunların hepsinin müzikle ve Utandı ailesi ile ilgisi var.Lütfen sabırla oku ve beni hoşgör.

On yaşlarında idim.Sanat müziği ile Halk müziği arasında bir kalite farkı lduğunu anladım.Ağırlıklı olarak sanat müziği dinliyordum.

Üniversitede bir yer tutturamayınca 1969 da askere gittim.Şans buy a; 2 yıllık askerliğimi İstanbul’da yaptım.Bu vesile ile pekçok gazino ve konserde zamanın ünlü sanatçılarını dinledim.Birçok plak aldım.O zamanlar Münir Nureddin Selçuk için:
“Türk Müziğinin bütün eserlerini ona ona okutup;diğer sanatçılara da (Bu eser böyle icra edilir) demek gerekir” derlerdi.Bu doğruydu.

Fakat babanı tanıdıktan sonar bu sözün yüzde yüz Münip Utandı için geçerli olduğu kanısına vardım.Çünkü sesi ve icrası Münir Bey’den birkaç gömlek üstündü bence.

Askerden sonra Almanya’ya işçi olarak gittim.Plaklarımı da almıştım.İyi ki almışım.Radyo,televizyon,gazette,sosyal ve kültürel hiçbir etkinlik yoktu.Tam 1987 yılına kadar bu plakları dinledim.

Artık Türkçe gazette çıkıyordu 1987’de.Birgün gazete okurken “Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Şef Nevzat Atlığ”yönetiminde Almanya’da 5 konser verecek diye bir ilan okudum.Eşime de sorup gitmeye karar verdik.Fkat konserin olacağı ilk şehir 600 km idi.Olsun dedim ve konser günü Hamburg’dan arabayla hareket ettik.Konser salonunu buldum ve doğruca gişeye gittim.Kapalı idi.Orta büyüklükte bir salonda 30-35 kişi oturuyordu.Meğerse koro bunun iki katı imiş.

Yanlarına varıp biletleri nereden aldıklarını sordum.Adının Sermet Kutluğ olduğunu öğrendiğim biri:”Biz sanatçılarız”dedi.Hepsiyle tanıştım.Ama içlerinde Adnan Mungan,Ayla Büyükataman ve Meral Uğurlu’yu radyodan tanıyordum.

3-5 dakika sonar herkes toparlandı ve “Nevzat hoca” geliyor dediler.Yanında geniş omuzlu ve göğüslü,babyiğit,sportmen yapılı ve yakışıklı biri vardı.Samim Karaca”Nevzat Hoca ve koromuzun as solisti Münip Utandı” diye tanıttı yeni gelenleri.

Salona girip yerlerimizi aldık.Çok güzel sesli bir sunucu:”Koronun Abdülkadir meragalı ve Zekai Dede arasında kalan klasik dönemde eserler sunacağını söyledi.Koro birinci bölümü bitirdiğinde hayran kalmıştım.Allahım bunlar ne güzel eserler ve bun e gzel bir icra idi.Aynı sunucu “Mithat Özyılmazel”Münip Utandı’nın 3 klasik dönemdenbir de Cumhuriyet döneminden eserler okuyacağını söyledi.

Baban gayet kendinden emin ve sakin bir şekilde sahnede yerini aldı.İlk eserin yarısına gelmişti ki morartırcasına dudağımı ısırmışım.Damarlarımda birşeylerin zerk edildiğini sezdim.Dördüncü eser bitince bende bitmiştim.Mest oldum.Hayran kaldım.Allahım bun e güzel sesti böyle.Seçilen eserler ve icra dört dörtlüktü.

Serap ve Meral hanımlarda ikişer eser okudurlarçOnlarda harikaydı.Bence Meral hanım 20. yüzyılın en güzel bayan seslerinden biri idi.Koro aynı güzellikle ikinci bölümü tamamladı.Ben mest olmuştum.Müziğe henüz doymamıştım.Eşime kalan 4 konserin 3ünü daha dinleyelim dedim.O da aynı fikirde idi.İkinci konserin olacağı şehire gittik.Aynı zevkle konseri dinledik.3üncü konser Frankfurt’ta eski Opera binasında idi.Mozart salonunda konser dinliyordum.Salon muhteşemdi.Konserde daha muhteşem oldu.Köln’de Batı Alman Televizyonu stüdyolarında dinledim 4.konseri.Burası da çok güzel bir salondu.Nihayet müziğe doymuş bir şekilde evimize döndük.

Bir ay sonar Frankfurt’a taşındım.Kulağımda hep babanın sesi çınlıyordu.Koroyı aradım ve Münip Utandı’nı solist olarak çıkacağı konseri sordum.Uçağa binip İstanbul’a uçtuk.Artık ben bir MÜNİPKOLİK’tim.

Senede üç dört kez olmak üzere Frankfurt İstanbul arası gidiş geliş 1999’a kadar sürdü.

1999’da ağır bir beyin kanamsı geçirdim.Ytalak kaldım.2aylık tedavi sonucu eve geldim.Eşim çalışmak zorunda idi.Evde yalnız kalıyordum.Beyin kanamsı,felç ve yalnızlık beni şiddetli bir depresyona sürükledi.Çıldıracaktım Sevgili Merve.
Tedaviler sonuç vermeyince kendimi müziğe verdim.Koronun plaklarını ve babanın CDlerini dinledim aralıksız.Altı ay sonra depresyon illetinden kurtuldum.İkibin üç yılında da felç illetini yendim.Doktorlarım uçakla Türkiye’ye gidebileceğimi söylediler.Yaptığım ilk iş koroyu aramak oldu yine.İki ay İstanbul’da konserlere gittim.

Babanın sesi bir ruh hastasını tedavi etmişti Sevgili Merve.İşte senin baban buydu.Canlı örnek de ben.2003’ten 2010’ a kadar yine Frankfurt İstanbul arası uçuşlar devam etti.

2007 yılı idi.İskenderun’da tatil yapıyordum.Televizyondaki sunucu:”Utandı ailesinin üç sanatçısından eserler dinleyeceksiniz” dedi.Önce baban ve annen çıktı sahneye.Sunucu: “Şimdi alkışlarınız Merve Utandı için” dedi.

Hanım hanım,gencecik bir kız çıktı karşıma.Bu aile üçlüsü beni öyle duygulandır dı ki dolu dolu oldu gözlerim.Bırakıverdim kendimi.Rahatlamıştım.Sizleri zevkle dinledim.

2010 yılında baban Ankara Radyosun’da Merve ile canlı yayın konserimiz var deyince Tarsus’taki tatilimi yarıda kesip Ankara’ya uçtum.Şimdi bana 4-5 metre uzakta idin.Karşımda hanım hanım,zarif yapılı bir esmer güzeli vardı;gencecik.Hani bana “esmer güzeline örnek göster” deseler inan göstereceğim ilk örnek sen olurdun Sevgili Merve.

Sahnedeki duruşun ve kendine güvenin aynı baban gibiydi.Seçtiğin eserler çok güzeldi.Aynı güzellikte o güzel sesinle icra ettin.Merve de bir sanatçı için gerekli bütün özellikler var.Bir de Utandı ailesinden kendilerini kanıtlamış iki hocası var diye düşündüm.

Hani derler ya “helva yapmak için bütün malzeme hazır”Helvayı yapmak da Merve’ye düşüyor diyordum ki Faruk Bey sana soru yöneltti canlı yayında.Yanılmıyorsam Öğretmen olduğunu ve 2003 yılında bir müzik yarışmasında birincilik aldığını söyledin.

Kendi kendime:“Merve helvayı yapalı yıllar olmuş”dedim.Zaten bunu kanıtlamıştın.İstanbulda’da aynı güzellikte eserleri icra ettin.Kendini tam manası ile ispat ettin.

Sevgili Merve Ankara’da bir,İstanbul’da da bir lokma helvadan benim payıma düştü. Geçen yıllar içerisinde helva öyle kıvamını bulmuştu ki tadına doyamadım.İşte kızım sen busun Sevgili Merve,Utandı Ailesinin genlerini taşıyorsun.Daha da başarılı olacaksın.Buna ben inanıyorum.

Önümüzdeki 4-5 ay içerisinde konserin olur da haber verirsen severek gelirim.Unutma sen Utandı ailesinin kızısın ve onların genlerini taşıyorsun.

Zeytin karası gözlerinden bir baba şefkati ile öper,sağlıklı,mutlu,başarılı yıllar ve uzun bir ömür dilerim kızım.

Saygıdeğer anne ve babana saygı,sevgi ve hürmetlerimi sunarım. "

Muhsin Çoşkun



1 yorum:

  1. Sn Muhsin Coşkun'un yüreklere hitabeden mektubunu keyifle okudum.Ben de Utandı ailesini yakınen tanıyan biri olarak hem çok mutlu oldum hem de; sanat müziği zevki doruk
    lara erişmiş bu beyefendinin görüş ve hislerine tamamen katıldığımı yüreğimde hissettim.
    Çok naif ve zarif ,bir okadar da ince ve duygulu sevgili Mervemiz ile tıpkı anne ve babası ile gururlandığımız gibi gurur duyuyoruz.Utandı ailesi hem müzikleri hem de özel yaşamları ile
    çok özel bir aile.İyiki varlar iyiki dostlarımız onlar.Hepsine yaşam boyu mutluluk ve yorumlarını en az sn. Muhsin Coşkun beyefendi gibi hissederek dinleyen müzikseverler diliyorum.
    Leyla Kar

    YanıtlaSil