29 Kasım 2010 Pazartesi

ALEMDAR -Tohum Ve Toprak




Perdeler açık, loş bir ışığa alışma çabasında gözlerimiz...

Karanlığın hakimiyetine hapsolmuş bedenlerimiz...

Kapkaranlık...

Kırmızı ve bordonun yoğun olduğu el işi halılarla kaplı, yokuş aşağı bir sahne...

İçi kan dolu bir cam kap bir köşede duruyor...Kamertap’ı beklemede...

Sahnenin bir köşesinde ayaklı kocaman bir mumluk...Üzerinde üç beş mumun ışığıyla kara bir kırmızılığa dalıyor gözlerimiz..

Biraz sonra ,son gongun çalışıyla , hepimiz arkamıza yaslanacağız,gözlerimizi kırpmaksızın,nefes aldığımızı bile farkedemeden ; iki perdelik bir yolculuğa çıkacağız...

Tüm sıkıntılarımızı,mutluluğumuzu,planlarımızı belki az bir sürede olsa donduracak,sadece oyunla ve oyuncuların ruhuyla can bulacağız...

Fonda enstürmantal bir müziğin başlamasıyla; tek tek tüm oyuncular ellerindeki mumlarla içeriye girecekler.... Ellerinde bu sıkıca tuttukları mumları büyük bir dikkatle dev şamdana bırakıcaklar...Bizler mumun ışığında yüzlerini görmeye çalıştığımız oyuncuları izleyeceğiz. “Hangi oyuncu kimi canlandırmaktadır?”sorusunu soracağız ilk on beş dakika kendimize..Sonra bir bakacağız ki ilk perde bitivermiş...

Bahsettiğim oyun Orhan Asena ‘nın yazdığı ; Engin Alkan ‘nın yönettiği ALEMDAR(Tohum ve Toprak).

“İlk 1963 yılında sahnelen oyun ;III.Selim döneminin çalkantılarını, o dönemde Avrupa’nın ekonomik gücü sayesinde ortaya çıkan sosyal sınıflaşmayı, güçlenen burjuvayı ve bunun sonucunda emperyal devletler çağının sona ermesiyle ortaya çıkan büyük değişimlerin Osmanlı İmparatorluğu’nu etkilemesini konu alıyor.

Parlak günlere veda eden Osmanlı Devleti sıkıntı içinde.Askeri alanda da üstünlüğü olan Osmanlı ; gücünü yavaş yavaş kaybediyor..Rumeli’deki azınlık isyanları topraklarımızı tehdit ediyor.

III.Selim büyük bir değişim yapılmasından yana..

Öncelikle orduyu değiştirmek istiyor ve Nizam-ı Cedid isimli orduyu kuruyor.Kabakçı Mustafa adındaki bir yeniçeri ağasının önderliğinde Osmanlı’ya karşı bir isyan başlatıyor.III.Selim tahtan indiriliyor.Yerine IV.Mustafa tahta çıkarılıyor.Bu isyandan kurtulan bazı ileri gelenler Rusçuk Ayanı Alemdar Paşa’ya sığınıp; Rusçuk Yaranı adı altında gizli bir komite oluşturuyorlar.Amaçları III.Selim’in tahta tekrar çıkmasını sağlamak.14 Ay sonra Alemdar Paşa İstanbul’a yürüyor,sadrazam oluyor ve Sened-i İttifak’ı yürülüğe koyuyor.

Sened-i İttifak anayasal nitelikler taşıyan ilk belge..Tüm bu gelişmelerin sonucunda Yeniçerilerin ayaklanması,Alemdar Paşa’ın ölümüne sebebiyet veriyor.Padişah II.Mahmut tahta kalmak için kardeşi IV.Mustafa’yı öldürtüyor.Sened-i İttifakı yürülükten kaldırıyor,yeniçerileri kanlı bir şekilde yokediyor.Osmanlı devletindeki sınıf mücadelesi ; böylelikle sonlandırılıyor..”

Oyunun sonunda dev mumluk sahnenin kenarına getirildi...

Işık hafifledi.Fon müziğinin sesi biraz daha yükseltildi.Oyuncular birbir sahne arkasından ellerinde mumlarıyla tıpkı oyunun başında olduğu gibi yokuş aşağı sahneden mumluğa doğru dikkatle yürüdüler.Sadece yüzlerindeki mumun ışığını görüyorduk....

Tüm oyuncular mumları dev mumluğa yerleştirdikten sonra yerlerine geçtiler.Kostümlerin aksesuarlarla zenginleştirilmiş zevkli uyumu,makyajın ustalığı,bazı oyunculardaki özel maskeler,sahnenin büyüleyici dekoru,ayaklanmalarda sahnenin değişik dekorundan tek tek yükselen meşaleler,sahneyi kaplayan duman,banyo sahnesinde suyun ürpeticiliği,kısa sürede değişen saç şekilleri,oyunun konusundan arasıra kopmama neden olsa da bazı oyuncuların bu oyun için aldıkları enstürman eğitimleri ;II.Mahmut’un ney üfleyişi,bir sahnede kısa bir sürede olsa çalınan kanun ,söylenen eserler,bir müzisyen olarak asla gözümden kaçmadı,kolay değildi,takdire şayandı.

Sanatlarını başarıyla icra edebilmiş olmanın guruyla sanatçılar tek tek; alkış selinin coşkulu sesi kulaklarında meşhur selamlarını verdiler biz izleyenlere....

Her zaman hayranlıkla izlediğim estetik selamları beni birkez daha etkiledi..Gece yastığa koyduğumda başımı oyunun etkisinden bir türlü kurtulamamış ben; Amber Ağa’yı,Alemdar Paşa’yı,II.Mahmut’u,Ramiz Efendi’yi,Lala Mehmet Bey’i,Ayşe Sultan’ı,Kamertap’ı,Gülten Kalfa’yı,Naciye Kalfayı,Hünkar İmamı Ahmet Ağa’yı,Bayburtlu Süleyman’ı,Bölük Ağası’nı,Cariyeleri,Tayyar Ağa’yı,Ulakları,Hurşit Ağa’yı düşündüm.”Rüyama da taşır mıyım bu oyunu acaba ?”derken bir an uykuya teslim olma anında gözlerimi birkez daha açtım, derin bir huzurla gülümsedim....

Başta tüm oyunculara( Erhan Abir,Can Başak,Serdar Orçin,Emrah Özertem,Hakan Arlı,Oya Palay,Yeliz Gerçek,Berna Adıgüzel,Çiğdem Gürel,Zafer Kırşan,Ümit Taşdöğen,Aslı Altaylar,Esra Karabaş,Tolga Coşkun,Hüseyin Tuncel,Murat Üzen), Oyunun yönetmenine(Engin Alkan), oyunda emeği geçen ismini yazamadığım herkese kalbi teşekkürlerimi sunarken bu güzel eseri yazan yazar; Orhan Asena’yı da rahmetle anıyorum...







MERVE UTANDI-GÖZTEPE
29 KASIM 2010







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder