Özel günlerin abartılmasından ciddi anlamda sıkıntı duymaya başladım.Eskiden bu kadar abartılmaz mıydı kutlamalar yoksa ben mi farkında değildim diye çok düşündüm bugün.
Sokaklarda yürümenin imkanı yok. Keskin soğuğa rağmen herkes bugünü kutlama telaşında...
İnsanlar ellerindeki kalp şeklindeki kırmızı balonları tutmaya çalışırken; bir yandan yine kalp şeklindeki minik şekerleri yemekle meşguller... Arkalarından gelen yayanın “acelesi var mıdır? Yolu ben rahat davranışlarımla işgal ediyor muyumdur?”kaygısı taşımadan yüzlerinde sahte bir gülümsemeyle dolanan bir sürü çift akın akın sallanarak yürümekte...
Ağaçlar kırmızı ışıklarla,kurdelelerle süslenmiş.Her bir yeşil dal bazı kişilerin düşüncesizliğiyle olmadık kıvrımlarından kopuvermiş.Şimdi yazımı okuyanlar burada bana “Merve bir anda çevrecimi oldun?” diyebilirler...Etraf çöp yığınlarıyla dolu..Görmezden gelmek imkansız..Anonslar mı yapılmıyor,danslar mı edilmiyor,kalp kostümlü adamlar broşürler mi dağıtmıyor...Boy boy afişlerde mücevher reklamları,her nesnenin üzerinde kalp görmek kaçınılmaz...
Ben adımlarım hızlı bir şekilde yürüyorum her zamanki gibi sessizce...Sağa sola bakıyorum,çocuklarda bu sevgi günü oyunun içindeler...Micky Mouse Minisini kucaklamış,Donald Duck köşede kırmızı bir balon elinde beklerken; Daisy onu öpüyor...Kalemler “love” sözcükleriyle göz alıyor...Defterler yine kalpli ve kırmızı...
Çiçekçi kadın şaşırtıcı bir rakamda yaptığı satış miktarının sevinciyle sattığı çiçekleri jelatınlemekten yorulmuş; sabahtan beri ağzında çiğnediği sakızı çıkarmaya fırsat bulamıyor.
Arabalardan yüksekselen aşk şarkıları;sıkışmış trafikte korna sesleriyle farklı bir kıvamda çınlıyor kulaklarımızda...
Düşünüyorum da sevginin, birbirini seven kişilerin, aşıkların böyle baskı altında olmaları mı gerekli?
Hani bazıları şöyle der ya: “Bu sevgi sadece sevgiliye duyulan sevgi olmayabilir illaki...Bitkime duyduğum sevgi,aileme duyduğum sevgi,evcil hayvanıma duyduğum sevgi..”
Bitkini her zaman sevebilirsin bence sadece kuru kuru sevme çevreyi koruman yeterli!
Evcil hayvanını da sev onu sokak hayvanlarından soyutlamadan ,dikkatli!
Ailene duyduğun sevgiyi önce bir tart sonra düşün bence en büyük sevgi kimseyi kırmadan bir günü geçirebildin mi?
Aşıksan güzel hayaller süslesin yüreğini!
Şımarıklığınla bayağılaştırma sevgiyi!
Bir sevgilin varsa sadece sımsıkı tut onun elini!
Süslü püslü hediyelerin rüzgarında savrulup,yorma lütfen evreni....
Sevgi özelleştirilmeye ihtiyacı olan bir duygumu ki?
Sevgi bu kadar aciz mi?
Biz sevgiyi,sevgiliyi neden hapsediyoruz yirmi dört saate ayrılmış bir dilimin içine?
Neden özgür bırakmıyoruz sevgiyi,sevgilileri?
İlla ki bir günü mü olmalı sevginin..Diğer günler siyah rengin sahibi de sadece sevgililer günü olarak kutlanan “14 Şubat” mı kırmızı rengin hakimi!!
Herkesin dilinde sevgi,sevgili...
Evde sevgi..Cafelerde sevgi...Televizyonda sevgi...Sokakta sevgi...Gazetelerde sevgi...
Sevginin bu denli yoğun yaşandığı bir ülkede,sevgimizi korkusuzca diğer günlerde de keşke dile getirebilsek o zaman oluruz tüm gözlerde “SEVGİLİ”..
MERVE UTANDI-GÖZTEPE
14 ŞUBAT 2011
Sokaklarda yürümenin imkanı yok. Keskin soğuğa rağmen herkes bugünü kutlama telaşında...
İnsanlar ellerindeki kalp şeklindeki kırmızı balonları tutmaya çalışırken; bir yandan yine kalp şeklindeki minik şekerleri yemekle meşguller... Arkalarından gelen yayanın “acelesi var mıdır? Yolu ben rahat davranışlarımla işgal ediyor muyumdur?”kaygısı taşımadan yüzlerinde sahte bir gülümsemeyle dolanan bir sürü çift akın akın sallanarak yürümekte...
Ağaçlar kırmızı ışıklarla,kurdelelerle süslenmiş.Her bir yeşil dal bazı kişilerin düşüncesizliğiyle olmadık kıvrımlarından kopuvermiş.Şimdi yazımı okuyanlar burada bana “Merve bir anda çevrecimi oldun?” diyebilirler...Etraf çöp yığınlarıyla dolu..Görmezden gelmek imkansız..Anonslar mı yapılmıyor,danslar mı edilmiyor,kalp kostümlü adamlar broşürler mi dağıtmıyor...Boy boy afişlerde mücevher reklamları,her nesnenin üzerinde kalp görmek kaçınılmaz...
Ben adımlarım hızlı bir şekilde yürüyorum her zamanki gibi sessizce...Sağa sola bakıyorum,çocuklarda bu sevgi günü oyunun içindeler...Micky Mouse Minisini kucaklamış,Donald Duck köşede kırmızı bir balon elinde beklerken; Daisy onu öpüyor...Kalemler “love” sözcükleriyle göz alıyor...Defterler yine kalpli ve kırmızı...
Çiçekçi kadın şaşırtıcı bir rakamda yaptığı satış miktarının sevinciyle sattığı çiçekleri jelatınlemekten yorulmuş; sabahtan beri ağzında çiğnediği sakızı çıkarmaya fırsat bulamıyor.
Arabalardan yüksekselen aşk şarkıları;sıkışmış trafikte korna sesleriyle farklı bir kıvamda çınlıyor kulaklarımızda...
Düşünüyorum da sevginin, birbirini seven kişilerin, aşıkların böyle baskı altında olmaları mı gerekli?
Hani bazıları şöyle der ya: “Bu sevgi sadece sevgiliye duyulan sevgi olmayabilir illaki...Bitkime duyduğum sevgi,aileme duyduğum sevgi,evcil hayvanıma duyduğum sevgi..”
Bitkini her zaman sevebilirsin bence sadece kuru kuru sevme çevreyi koruman yeterli!
Evcil hayvanını da sev onu sokak hayvanlarından soyutlamadan ,dikkatli!
Ailene duyduğun sevgiyi önce bir tart sonra düşün bence en büyük sevgi kimseyi kırmadan bir günü geçirebildin mi?
Aşıksan güzel hayaller süslesin yüreğini!
Şımarıklığınla bayağılaştırma sevgiyi!
Bir sevgilin varsa sadece sımsıkı tut onun elini!
Süslü püslü hediyelerin rüzgarında savrulup,yorma lütfen evreni....
Sevgi özelleştirilmeye ihtiyacı olan bir duygumu ki?
Sevgi bu kadar aciz mi?
Biz sevgiyi,sevgiliyi neden hapsediyoruz yirmi dört saate ayrılmış bir dilimin içine?
Neden özgür bırakmıyoruz sevgiyi,sevgilileri?
İlla ki bir günü mü olmalı sevginin..Diğer günler siyah rengin sahibi de sadece sevgililer günü olarak kutlanan “14 Şubat” mı kırmızı rengin hakimi!!
Herkesin dilinde sevgi,sevgili...
Evde sevgi..Cafelerde sevgi...Televizyonda sevgi...Sokakta sevgi...Gazetelerde sevgi...
Sevginin bu denli yoğun yaşandığı bir ülkede,sevgimizi korkusuzca diğer günlerde de keşke dile getirebilsek o zaman oluruz tüm gözlerde “SEVGİLİ”..
MERVE UTANDI-GÖZTEPE
14 ŞUBAT 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder