UTANDI BEBEK..
Başarıyla geçen bir konserin ardından konser giysilerinin bulunduğu uzun siyah torba ve notaların bulunduğu ağır poşetle birlikte Karaköy vapurunun giriş katındaki kiremit rengi ikili koltuğa sığmaya çalışırken,havanın yavaş yavaş karardığını farkettim.
Mavimsi gökyüzü,sedefimsi parlaklığını kaybetmiş olmanın huzursuzluğuyla yerini istemeden kurşuni gökyüzüne bırakırken; kademe kademe canlılığını yitirip; aşağıda tüm bu çekişmelerden haberi olmayan sakin manzara bir saat öncesinden daha farklı bir şekle büründüğünün farkında değildi.
Ancak bir tuvalde karşımıza çıkabilecek ; ressamının tüm ayrıntıları tek tek işlediği,canlandırmaya çalıştığı ve gerçeğiyle ayırt etmemizde zorlanacağımız cansız bir sanat eserinde bile “şahane” diyebildiğimiz bir manzara resminin gerçeğiydi aslında gördüklerimiz.Biz hissedemiyorduk ama bu canlı manzara her dakika hatta saniye farklı bir şekle bürünüyordu....İstanbul hep başka dekorlarla gözlerimizde sergileniyordu...
Dekorun inanılmaz değişimini bizler görebiliyorduk sadece...İlk önce gören ise alaycı kahkahalarını biran olsun durduramayan martılardı...Tüm bu düşüncelerden sıyrılmış;vapurun içindeki yolcuları tek tek gözlemlerken karşı koltukta oturan bir hanım ile gözgöze geldim.Tatlı bir gülümsemeyle yavaşça doğruldu, bir iki adım attı, bana doğru geldi ve hafifçe eğilerek kulağıma şöyle dedi:
-“Utandı, değil mi?” diye sordu...
Ben de,şaşkın bir şekilde:
-“Evet”diyebildim sadece...
Bu kibar hanımın bir dinleyicimiz olduğunu düşünmüştüm ilk olarak, belki az önce babam Münip Utandı ile Kubbealtı Akademisin’de birlikte verdiğimiz Yahya Kemal Beyatlı’yı Anma konserimizde bulunmuştu ve ne tesadüftür ki Anadolu yakasına birlikte geçiyorduk.
“Acaba hangi şarkıyı beğenmişti?”
“Konser hakkındaki düşünceleri neydi?”derken; bu karşılaşma beni bambaşka bir yere götürdü...
Yerine oturmuştu...Gözlerimin içine bakarak dedi ki:
“Ben senin bebek hemşirenim,seni çok severdik,tüm hemşireler Utandı Bebek diye severdik..Ben özellikle hastanede kaldığın süre boyunca seni odadan alır severdim,hatta diğer hemşire arkadaşlar :
- “Yine Utandı Bebeği sevmeye mi gidiyorsun?” derlerdi.O kadar severdim seni..
Bu güzel sözler ve övgüler karşısında ne diyeceğimi bilemeden,çok farklı hislerle kalakaldım.Sadece dudaklarımdan teşekkür sözcükleri dökülüveriyordu ama o an ifade edemeyecğim kadar duygusallaşıp;mutlu olmuştum..
Evet ; ben ve annem on gün gibi uzun bir süre hastanede kalmışız.Meğer benim gözlerim o zamandan beri hiç değişmemiş...Bebekken güzelmişim...
Aslında bebeklerin hepsi masum ve aynı sevimliliktedir benim gözümde ama Gülruh hemşirem demek ki beni çok sevmiş..Aramızda değişik bir bağ oluşmuş..Benim doğumumdan çok kısa bir süre sonra o da ilk kızına hamile kalmış;hatta o bebek de bir sene sonra benim doğduğum ay olan Mart ayında dünyaya gelmiş...
Otuz sene sonra bir akşamüstü ,Karaköy vapurun’da ilginç bir karşılaşma yaşadık...
Gülruh Hemşire de; bence onun sıcacık sevgi dolu kucağında dünya ile tanışmaya çalışan küçük yüreklerde çok şanslı...
Çocukları ve mesleğini çok seven; gözlerinin içi parıl parıl sevgi ışığıyla dolu,sevecen,bu sıcacık kalbin sahibiyle yirmi dakikalık kısa bir vapur yolculuğu benim için çok değişik bir sürprizdi..
İnsan gerçekten karşıklıksız sevgiyi onun gözlerinden yakalayabiliyor...Bu sevgi karşılıksız kalmayacak...
İyi ki bu tesadüfi buluşma gerçekleşti...
Utandı Bebek olarak ; Gülruh Hemşirem’e çok teşekkür ediyorum....
Bu kutsal mesleğinde daha nice güzel bebekler onun kucağında hayata merhaba desin...
Sevgilerimle;
Utandı BEBEK
Merve UTANDI-Göztepe-İstanbul-6 Şubat 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder